“1946 yılında doğmuş Amerikan bir psikologdur. Lisans eğitimini 1968 yılında New York Üniversitesinde tamamlayan Schwartz doktorasını ise Pennsylvania Üniversitesinde yapmıştır. “Bolluk Paradoksu” adlı kitabın yazarı olan Schwartz’ın kitabı Business Week ve Forbes Magazine adlı dergiler tarafından yılın en iyi ticaret kitabı olarak seçilmiş ve Türkçe de dahil olmak üzere 14 dile çevrilmiştir. Halen Swarthmore Üniversitesinde profesörlük yapan Schwartz’ın yaklaşık 10 adet kitabı ve 1000’e yakın akademik makalesi bulunmaktadır.
Schwartz’a göre hayatımızın her safhasında birden çok seçimle karşılaşıyoruz. Seçme hakkının elimizde olması ve önümüze serili onca seçeneğin bulunması bizim için özgürlüğün aksine mutsuzluk demek olabilir. Bu seçimleri yaparken sebeplerimizi ne kadar hesaba katıyoruz ve acaba birçok alanda yaptığımız seçimlerin her biri için bir sebep düşünüyor muyuz? Kitapta bulunan seçimler ve sebepler kısmı bu düşünceleri cevaplar nitelikte.
Schwartz kitabında bu paradoksu birçok araştırmadan yola çıkarak açıklıyor. Yapılan bir araştırmada katılımcılar iki gruptan oluşuyor ve gruplardan beş farlı reçeli tadıp puanlamaları isteniyor. Gruplardan ilkine herhangi bir yönlendirme yapılmıyor. Fakat ikinci gruptan bu sıralamayı yaparkenki sebeplerini de düşünmelerini istiyorlar. Tatma süreci bittikten sonra araştırmacılar katılımcıların değerlendirmeleri ile uzmanların değerlendirmelerini karşılaştırıyorlar. Araştırmanın sonucunda ise yönlendirme yapılmayan katılımcıların sıralamalarının uzman değerlendirmelerine daha yakın olduğu sonucunu buluyorlar. Bu sonuç sebep düşünmenin her daim kötü sonuca neden olacağını göstermese de seçim üzerinde etkili olabileceğini gösteriyor. Bu araştırma bize aslında seçim yaparken her zaman sebepleri düşünmediğimizi yani bir bakıma insanların her daim önce düşünüp sonra karar vermediğini gösteriyor.
Eğer her seçimimizin altında onu açıklayacak bir sebebe ihtiyaç duymuyorsak ve her seçimimizi önce düşünüp daha sonra karar verme gibi bir mekanizmayla yapmıyorsak; seçim yapmak neden bu kadar zor?
Schwartz kitabında bu zorluğu seçmemiz gereken şeylerdeki çeşitliliğin çok olmasına bağlıyor. Bir düşünelim çocukluk dönemimizde ya da bebekliğimizi de ele alırsak çok fazla seçeneğimiz olmadığından bize verilenle yetinmeyi bilmek asıl amacımız olabilir. Bu amaç doğrultusunda hareket eder ve karar verirler. Psikolog Sugarman’a göre yürüme çağındaki çocuklara ebeveynlerin sordukları sorular genelde; 1) Parka gitmek ister misin? 2) Meyve suyu içmek ister misin? 3) Salıncağa binmek ister misin? Gibi evet ve hayırla cevaplanabilecek basit seçimler gerektiren sorulardır. Fakat daha sonraki dönemlerde sorular genelde şu yönde şekillenir; 1) parka gitmek mi istersin havuza girmek mi 2) elma suyu mu istersin portakal suyu mu? 3) salıncağa binmek mi istersin kaydırağa mı?
Dolayısı ile büyüdükçe hepimiz hayatımızda seçimler yapmayı bu seçimler doğrultusunda bazı alternatiflerden vazgeçmeyi öğreniriz. Tam bu noktada sınırsız olasılıkların olduğu bir düzende seçim yaparak birçok alternatiften vazgeçmek seçim yapmayı bir o kadar da zor hale getiriyor.
Schwartz bu seçim problemine, alınan kararın geri alınabilmesi durumunu hayali bir çözüm olarak sunuyor. Bir mağazaya girdiğimizi ve indirimli ürünlere yöneldiğimizi düşünelim fakat üstündeki “geri iade edilemez” yazısı bir anda dikkatimizi yeni sezon ürünü olan ve para iade garantisi verilen ürüne çevirmemize sebep olabilir. Swartz seçimlerimizde aldığımız kararların geri alınabilir olup olmamasının insan psikolojisi üstünde etkileri olduğunu ve bu etkilerin bu tarz kararları almamızı kolaylaştırdığını savunuyor.
Dokuzuncu bölümde bahsi geçen deneyimlerin kıyaslanması konusu bize neye göre ve nasıl seçim yaptığımızı özetler nitelikte. İnsanlar deneyimlerini aşağıdaki kıyaslamaların bir ya da birden fazlasını kullanarak yapıyorlar:
· Deneyimin nasıl olabileceğine dair kurdukları umutlarla kıyaslıyorlar.
· Deneyimden beklentiyle kıyaslıyorlar.
· Yakın geçmişte yaşadıkları başka deneyimlerle kıyaslıyorlar.
· Diğerlerinin yaşadığı deneyimlerle kıyaslıyorlar.
Kısacası insanlar seçimlerinin niteliğini ellerindeki verilere ve beklentilerine göre ölçüyorlar. Yahşi Batı filmine gitmeyi seçmemdeki etmen Cem Yılmaza olan hayranlık olabilir fakat bu filmden alınan tat; filmin nasıl olabileceğine dair taşıdığımız umutlar, Cem Yılmazın önceki filmlerinde edinilen deneyim ve hatta filme giden diğer insanların görüşleriyle şekillenebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder